hadis |
Konusu |
İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Borcunu ödemeye muktedir olan kimsenin özürsüz olarak ödemeyi geciktirmesi zulûmdür. Sen alacaklı durumda iken (alacağın) varlıklı ve güvenilir bir kimseye havale edilirse, bu havaleyi kabullen.” | HAVALE |
Abdullah ibnu Ca’fer radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Borç, Allah’ın hoşlanmadığı bir şeye ait olmadığı müddetçe, Allah-u Zülcelal hazretleri, borcunu ödeyinceye kadar borçlu ile birliktedir.”
Ravi der ki: “Abdullah İbnu Ca’fer, vekil harcına derdi ki: “Git, benim için borç al. Zira ben, Resûlullah’tan bu hadisi işittikten sonra Allah’ın benimle olmadığı bir gece geçirmekten hoşlanmam.” |
ÖDEME NİYETİYLE BORÇLANAN |
Süheyb el-Hayr radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim ödememek kastıyla borca girerse Allah’ın huzuruna hırsız olarak çıkar.” | ÖDEME NİYETİYLE BORÇLANAN |
İbnu Ömer radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Üzerinde bir dinar veya bir dirhemlik borçla ölen kimsenin borcu, onun hayır ve hasenatından ödenir. Orada (mahşer yerinde) ne dinar ne de dirhem vardır.” | ÖDEMEME NİYETİYLE BORÇLANAN |
Büreyde el-Eslemi radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Kim bir borçluya mühlet verirse, her gün için bir sadaka sevabı kazanır. Kim onun borcunu vadesi geldikten sonra tehir ederse, tehir ettiği müddetçe, her geçen gün (alacağı mal kadar) sadaka yazılır.” | BORÇTA CİDDİYET |
Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam, bir hak sahibine: “Sen hakkını (borçludan) imkan nisbetinde günahlara girmeden al” buyurdular. | BORÇLUYA MÜHLET |
İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Bir adam gelerek Resûlullah aleyhissalatu vesselam’dan bir alacağını veya bir hakkını talep etti. Bunu yaparken nezakete uymayan bazı yakışıksız söz sarfetti. Resûlullah’ın ashabı adama dersini vermek istediler. Ama Resûlullah aleyhissalatu vesselam müsaade etmeyip: “Bırakın! Zira alacaklı kimsenin, hakkını alıncaya kadar borçlu üzerinde söz hakkı vardır” buyurdular.” | BORCUNU İSTEMEDE ANLAYIŞ |
Ebu Sa’idi’l-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: “Bir bedevi Resûlullah aleyhissalatu vesselam’a gelerek, Efendimizin uhdesinde bulunan alacağını istedi ve bunu yaparken sert davrandı. Hatta: “Borcunu ödeyinceye kadar seni taciz edeceğim” dedi. Ashab-ı Kiram hazretleri bedeviyi azarlayıp: “Yazık sana! Kiminle konuştuğunu bilmiyorsun galiba!” dediler. Adam: “Ben hakkımı talep ediyorum” dedi. Aleyhissalatu vesselam, ashabına: “Sizler niçin hak sahibinden yana değilsiniz?” buyurdu ve Havle Bintu Kays radıyallahu anha’ya adam göndererek: “Sende kuru hurma varsa benim borcumu ödeyiver. Hurmamız gelince borcumuzu sana öderiz” dedi. Havle: “Hay hay! Babam sana kurban olsun Ey Allah’ın Resûlü!” dedi. Kadın, Resûlullah’a borç verdi, O’da bedeviye olan borcunu kapadı ve ayrıca yemek ikram etti. (Bu tavırdan memnun kalan) bedevi: “Borcunu güzelce ödedin. Allah da sana mükafaatını tam versin” diye memnuniyetini ifade etti: Aleyhissalatu vesselam da: “İşte bunlar (borcunu hakkıyla ödeyenler) insanların hayırlılarıdır. İçindeki zayıfların, incitilmeden haklarını alamadıkları bir cemiyet iflah olmaz” buyurdular.” | HAK SAHİBİ SÖZ SAHİBİDİR |
Kays İbnu Rûmi merhum anlatıyor: “Süleyman İbnu Üzüna, Alkame’ye, ödeneği gelme zamanına kadar bin dinar borç vermişti. Ödeneği çıkınca, borcunu ondan istedi ve sert davrandı. O da hemen ödedi, ancak Alkame Süleyman’a kızmıştı. Birkaç ay durup yanına geldi: “Ödeneğim gelinceye kadar bana bin dirhem ver!” dedi. Süleyman yine: “Pekala! Memnuniyetle!” dedi (ve ailesine yönelerek:) “Ey Ümmü Utbe! Şu yanındaki mühürlü keseyi getir!” diye seslendi. Kadın keseyi getirdi. Süleyman, Alkame’ye:
“Vallahi işte ödediğin dirhemler! Ben bunlardan tek dirhemi yerinden kımıldatmadım!” dedi. Bunun üzerine Alkame: “Allah babandan razı olsun. O halde alacağını tahsil için bana olan o kaba davranışın sebebi neydi?” dedi. Süleyman: “Senden işittiğim hadisler!” cevabını verdi. “Benden ne işitmiştin?” “Sen İbnu Mes’ud radıyallahu anh’dan naklen Resûlullah aleyhissalatu vesselam’ın: “Bir müslümana bir şeyi iki kere borç olarak veren hiçbir müslüman yoktur ki, onun bu davranışı, o şeyi bir kere sadaka etmiş gibi sevap olmasın!” buyurmuştur. Bunun üzerine Alkame: “Evet, İbnu Mes’ud bana böyle haber vermişti!” diye te’yid etti.” |
ÖDÜNÇ VERME |
Enes İbnu Malik radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Miraç gecesinde cennetin kapısı üzerinde şu ibarenin yazılı olduğunu gördüm: “Sadaka on misliyle mükafaatlandırılacaktır. Ödünç para onsekiz misliyle mllükafaatlandırılacaktır.” Ben: “Ey Cibril! Ödünç verilen şey ne sebeple sadakadan daha üstün oluyor?” diye sordum.” “Çünkü dedi, dilenci (çoğu kere) yanında para olduğu halde sadaka ister. Borç isteyen ise, ihtiyacı sebebiyle talepte bulunur.” | ÖDÜNÇ VERME |
Yahya İbnu Ebi İshak el-Hünai anlatıyor: “Hz. Enes radıyallahu anh’a: “Bizden bir adam, (din) kardeşine borç olarak mal verir. Sonra malı alan kimse borç verene bir hediyede bulunur (bu hususta ne dersin?)” diye sordum. Enes bana şu cevabı verdi: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Biriniz bir malı borç verse, sonra alan da veren kimseye bir hediye vermek veya bineğine bindirmek istese, sakın o hediyeyi almasın, bineğine de binmesin. Eğer aralarında borç alıp-vermezden önce böyle (dostane) muameleler olmuşsa o başka.” | ÖDÜNÇ VERME |
Said İbnu’l-Atval radıyallahu anh’ın anlattığına göre: “Kerdeşi ölmüş ve üçyüz dirhem mal ve geride bakıma muhtaç horanta bırakmıştır. Der ki: “Ben bu parayı ailesine harcamayı arzu ettim. Aleyhissalatu vesselam: “Kardeşin borcundan dolayı hapsedilmiştir. Borcunu sen ödeyiver” buyurdu. Sa’d da: “Ya Resûlullah! Ben onun yerine borcunu ödedim. Yalnız bir kadının iddia edip şahitlendiremediği iki dinarı ödemedim” dedi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem aleyhissalatu vesselam Sa’d’a: “Sen kadına iddia ettiğini ver. Çünkü kadın gerçeği söylemektedir” buyurdu.” | ÖLÜNÜN BORCUNU ÖDEME |
Abdullah İbnu Amr radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Şüphesiz, borç sahibi (ödemeden) ölünce, borcu Kıyamet günü ondan alınır. Fakat şu üç sebeple borçlanan kimse bu hükmün dışındadır:
1. Adamın gücü Allah yolunda (savaşta) zayıflar, o da Allah düşmanına ve kendi düşmanına karşı kuvvetlenmek için borçlanır. 2. Bir adamın yanında bir müslüman ölür, onu kefenleyip gömecek parası olmaz, bu maksatla borçlanır. 3. Bir adam, bekarlık sebebiyle nefsinden Allah’a karşı korku hisseder. Dinine zarar gelir endişesiyle (borçlanarak) evlenir. Allah Teala hazretleri, Kıyamet günü, bunların borçlarını kendisi öder.” |
ÜÇ BORCU ALLAH ÖDER |