Sehl İbnu Sa’d es-Saidi (radıyallahu anh) buyurdu ki: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Fatıma (radıyallahu anha) annemizin evine uğramıştı. Hz. Ali (radıyallahu anh)’yi evde bulamayınca: "Amca oğlun nerede?" diye sordu. Fatıma (radıyallahu anha): "Aramızda bir şekerlenme oldu. Bunun üzerine bana kızdı ve çekip gitti" dedi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) birine: "Hele bir arayıver nereye gitmiş" diye emretti. "Mescidde yatıyor!" diye haber verince, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam), ‘Kalk ey Ebu Turab, kalk ey Ebu Turab (yani Toprak babası) diye seslendi.
Sehl der ki: Hz. Ali (radıyallahu anh)’nin en çok sevdiği ismi bu isimdi.
|
Buhari, Salat 58, Fedaili’l, Ashab 9, Edeb 113, İsti’zan 40; Müslim, Fedailu’s-Sahabe 38, (2409).
|
Esma Bintu Ebi Bekr (radıyallahu anhüma) anlatıyor. "Mekke’de Abdullah İbnu Zübeyr (radıyallahu anh)’e hamile kalmıştım. Doğum yaklaşmıştı ki, Mekke’yi terkettim ve Medine’ye geldim, Kuba’ya indim. Abdullah’ı orada dünyaya getirdim. Doğunca, bebeği alıp Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’a götürdüm, kucağına bıraktım. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) bir hurma istedi, ağzında çiğneyerek ezdikten sonra, tükrüğünden çocuğun ağzına bıraktı. Abdullah’ın midesine ilk inen şey Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ın mübarek tükrükleri idi. Sonra (yumuşattığı o) hurma ile çocuğun damağını oğdu, hakkında bereketle dua etti ve Abdullah ismini verdi. Müslüman aileden ilk doğan çocuk bu idi. (Medine’de bütün Müslümanlar) onun doğumuna çok sevindiler. Çünkü "Yahudiler size sihir yaptılar, asla doğum yapamayacaksınız" diye bir şayia çıkarılmıştı."
|
Buhari, Menakibu’l-Ensar 45, Akika 1, Müslim, Âdab 26, (2146).
|
Ebu Mûsa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Bir oğlum doğmuştu. Hemen Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’a getirdim. İbrahim ismini verip bir hurma ile tahnikde bulundu. Sonra da "Mübarek olsun" diye dua buyurdu ve çocuğu bana geri verdi. Bu çocuk, Ebu Musa’nın en büyük evladı idi."
|
Buhari, Akika 1; Müslim, Adab 24, (2145).
|
Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Abdullah İbnu Ebi Talha’yı doğduğu zaman Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’a götürdüm. Bebek bir bez içerisinde idi. Vardığımızda Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) devesine katran sürüyordu. "Beraberinde hurma da getirdin mi?" diye sordu. "Evet" dedim ve birkaç tane hurma verdim. Onları ağzında çiğnedi, sonra çocuğun ağzını açtı. Ağzına tükrüğü püskürttü. Bebek, yalamaya başladı. Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) "Ensar’ın hurma sevgisine bakın (doğar doğmaz başlıyor)" diye latife etti ve çocuğu Abdullah diye isimledi."
|
Buhari, Cenaiz 42, Akika 1; Müslim, Âdab 22, (2144); Ebu Davud, Edeb 69, (4951) Hadisin metni; Müslim’deki metindir.
|
Hz. Aişe (radıyallahu anha): "Ey Allah’ın Rasûlü, dedim, arkadaşlarımdan her birisinin bir künyesi var, (benim yok)". Dedi ki: "Oğlum Abdullah İbnu Zübeyr ile künyelen." Aişe, "Ümmü Abdillah (Abdullah’ın annesi)" diye künye almıştı"
Rezin merhum: "Teyze anne gibidir" ilavesini kaydetmiştir.
|
Ebu Davud, Edeb 78, (4970).
|
Hz. Aişe (radıyallahu anha): "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) çirkin isimleri değiştirirdi" buyurmuştur.
|
Tirmizi, Edeb 66, (2841).
|
Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Zeyneb Bintu Ebi Seleme’nin ismi Berre idi. "Nefsini tezkiye ediyor" denildi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) onu Zeyneb diye isimlendirdi.
|
Buhari Edeb 108; Müslim, Edeb 17, (2141).
|
İbnu Abbas (radıyallahu anh) anlatıyor: "Cüveyriye Bintu’l-Haris’in ismi Berre idi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) onun ismini Cüveyriye diye değiştirdi. Zira, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) "Berre’nin yanından çıktı" denmesini sevmiyordu.
|
Müslim, Edeb 16, (2140).
|
Şureyh İbnu Hani, (radıyallahu anh) babasından naklediyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam), kavmimin beni Ebu’l-Hakem diye künyelediklerini işitmişti. Beni çağırtarak: "Hakem olan Allah’tır, hüküm de O’nadır, öyle ise, sen nasıl Ebu’l-Hakem künyesini taşırsın?" dedi. Ben açıkladım: "Kavmim bir meselede anlaşmazlığa düşünce bana gelirler, ben hükme bağlarım. Her iki taraf da verdiğim hükme razı olurlar." Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Bu ne güzel şey?" buyurdu ve "Çocuklarından neler var?" diye sordu. Ben: "Şüreyh, Müslim, Abdullah var" dedim. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "En büyüğü hangisi?" dedi. "Şüreyh" dedim. "Öyleyse, buyurdu, sen Ebu Şüreyh’sin"
|
Ebu Davud, Edeb 70, (4955); Nesai, Kada 7, (8, 226-227).
|
Beşir İbnu Meymun, amcası Üsame İbnu Ahdari’den rivayet ediyor: Ahdari diyor ki: "İsmi Asram olan bir adam vardı. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) ona: "İsmin nedir?" diye sordu. Adam Asram diye cevap verdi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayır sen Zür’a’sın" buyurdu.
|
Ebu Davud, Edeb 70, (4954).
|
Said İbnu’l-Müseyyeb babası vasıtasıyla dedesinden naklediyor: "Dedem, Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’a uğramıştı. İsmin ne? diye sordu. "Hazn (sert yer)" diye cevap verdi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayır sen Sehl’sin" dedi. Müseyyeb: "Olamaz, babanın verdiği bir ismi değiştiremem" dedi. İbnu’l-Müseyyeb ilave ediyor: "O günden sonra aramızda kabalık devam etti gitti."
Ebu Davud’un rivayetinde şöyle demiştir: "… Hayır sehl ezilir ve hakir tutulur."
Ebu Davud merhum der ki: "Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) Asi, Aziz, Atele (şiddet, sertlik), Şeytan, Hakem, Gurab (karga) Habbab, Şihab isimlerini değiştirdi. Şihab’ı Hişam, Harb’i Silm (sulh), Muzdaci’ı (yatan) Münbais (kalkan) yaptı. Afire (çorak) adını taşıyan bir araziyi de Hadire (yeşillik) diye, Şi’bu’d Dalalet’i (sapıklık geçidi) Şi’bu’l-Hüda diye isimledi. Benu’z-Zinye’yi Benu’r-Rüşd olarak değiştirdi."
|
Buhari, Edeb 107-108; Ebu Davud, Edeb 70, (4956).
|
İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) diyor ki: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) Asiye (isyankar, itaatsiz kadın) ismini değiştirip Cemile (güzel kadın) yaptı.
|
Müslim, Edeb 14, (2139); Tirmizi, Edeb 66, (2840); Ebu Davud, Edeb 70, (4952).
|
Mesruk anlatıyor: "Hz. Ömer’le karşılaştım. Bana "Sen kimsin?" diye sordu. "Mesruk İbnu’l-Ecda" dedim. Dedi ki: "Ben Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’ın ecda şeytandır" dediğini işittim."
|
Ebu Davud, Edeb 70, (4957).
|
Sehl İbnu Sa’d (radıyallahu anh) anlatıyor: "el-Münzir İbnu Ebi Üseyd doğduğu zaman Resûlullah (aleyhissalatu vesselam)’a getirilmişti. Çocuğu kucağına aldı ve: "İsmi nedir?" diye sordu. "İsmi falandır" diye ne konmuşsa söylendi. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam): "Hayır! bunun ismi Münzir olacak" dedi ve o gün çocuğa Münzir ismini koydu.
|
Buhari, Edeb 108; Müslim, Edeb 29, (2149).
|